Vücudun düzgün çalışması için mineraller ve antioksidanlar gereklidir. Toksik metallerin birikmesi sağlık risklerine yol açabilir.
MİNERALLER
Birincil Katkı
Mineraller (makrobesinler ve mikrobesinler) vücudun düzgün çalışmasında önemli bir role sahiptir. İnsan vücudu mineralleri sentezleyemediği için günlük besin olarak alınmaları şarttır.
Bu nedenle, iz elementler ve minerallerdeki bir eksiklik, düşük performans, yorgunluk, strese karşı hassasiyet, konsantrasyon veya zihinsel kapasitenin azalması gibi sorunlara neden olan temel faktörlerden biridir. Dolayısıyla, ilgili riskleri tahmin edebilmek için vücuttaki mineral seviyesini kontrol etmek önemlidir.
TOKSİK METALLER
Yeni Bir Halk Sağlığı Sorunu
WHO ya da FAO tarafından yapılan çalışmalar, toksik ajanlara büyük oranda maruz kalma tehlikelerinin arttığını vurgulamaktadır. Hava kirliliği, yeraltı suları, toprak, gıda vb. ile gerçekleşen kontaminasyonlar, sağlık risklerini de beraberinde getirerek daha tehlikeli ve kaçınılmaz bir hale gelmektedir.
OKSİDATİF STRES
Daha İyi Yaşlanmayı Kavramak
Oksidatif stres, serbest radikallerle hücre bileşenlerinin bir tür saldırısıdır. Oksidatif stres, yaşlanma ve diğer birçok hastalığın sebebidir.
Oligoscan Tarafından Taranan Mineral ve Ağır Metaller:
Mineraller:
Kalsiyum (Ca): Özellikle kemiklerde bulunan kalsiyum, sinir uyarılarının iletilmesinde, kas kasılmasında, pıhtılaşma ve dokulara oksijen verilmesinde rol oynar.
Magnezyum (Mg): Tüm hücrelerde ve özellikle kemiklerde bulunan Magnezyum, iskeletin korunmasında, sinir ve kas sistemlerinin normal işleyişinde rol oynar. 300’ün üzerinde enzim prosesinde çalışır.
Fosfor (P): Fosforun yapısal bir rolü vardır (kalsiyum ile birlikte) ve esas olarak iskelette bulunur. Ayrıca, asit-baz dengesinde ve merkezi sinir sisteminde enerji (ATP) depolanması ve transferinde önemli bir rol oynar. Fosfor, tüm hücrelerin önemli bir bileşenidir.
Silisyum (Si): Silisyum kemiklerin, saçların, tırnakların, kıkırdakların ve cildin bir bileşenidir. Kollajen, elastin ve hiyalüronik asidin biyosentezinde önemli bir rol oynar.
Sodyum (Na): Vücudun su dengesini korumak için kaslar ve sinirlerin işleyişi için sodyum gereklidir.
Potasyum (K): Sodyum ile kombinasyon halinde, potasyum vücudun asit-baz dengesini korur ve hücrelerin çalışmasına katkıda bulunur. Potasyum özellikle sinir impulslarının iletilmesini ve kas kasılmasını sağlar.
Bakır (Cu): Birçok enzim için hayati olan bakır, kemiklerin, kıkırdak ve demir metabolizmasının bakımında meydana gelir. Ayrıca bağışıklık sistemini de uyarır.
Çinko (Zn): Çinko, vücutta 200 enzimatik reaksiyonun bir kofaktörüdür. Büyüme, bağışıklık ve nörolojik fonksiyonlarda rol oynar. Birçok hormonun yapısında yer alır
Demir (Fe): Demir hemoglobin, miyoglobin ve birçok enzimin oluşumunda temel bir role sahiptir.
Manganez (Mn): Manganez, karbonhidrat metabolizmasının düzenlenmesi, koagülasyon, iskelet oluşumu ve serbest radikallerle mücadele gibi çeşitli enzim sistemlerinde yer alır.
Krom (Cr): Krom, vücuttaki diğer bileşiklerle ilişkili olarak glikoz tolerans faktörü oluşturur. Lipid metabolizmasında da rol oynar.
Vanadyum (V): Vanadyum tiroid fonksiyonu ve kemik metabolizmasında önemli bir role sahiptir.
Bor (B): Bor vücuttaki cinsel hormonların düzeyini artırır ve iskeletin korunmasında önemli bir rol oynar.
Kobalt (Co): Kobalt, B12 vitamini (kobalamin) bileşenidir.
Molibden (Mo): Protein sindiriminden kaynaklanan bazı ürünlerin elimine edilmesi sürecinde molibden gereklidir.
İyot (I): İyot, termoregülasyon, bazal metabolizma hızı, üreme, büyüme ve sinir sisteminde önemli bir rolü olan tiroid hormonlarının temel bir bileşenidir.
Lityum (Li): Lityum sinir hücrelerinin işleyişine katılır.
Germanyum (Ge): Germanyum doku oksijenlenmesine katkıda bulunur.
Selenyum (Se): Glutatyon peroksidazın üretilmesini sağlayan Selenium hayati bir antioksidandır. Ayrıca bağışıklık sistemi ve tiroid bezi üzerinde de etkilidir.
Kükürt (S): Kükürt, toksinlerin ortadan kaldırılması olayının yanı sıra, doku sentezi sürecine katılır.,
Ağır Metaller:
Alüminyum (Al): Alüminyum, sinir sistemi ve irritabl bağırsak sendromunun bazı hastalıklarından kısmen sorumlu olan zehirli bir metaldir.
Antimon (Sb): Antimon, muhtemelen (WHO’ a göre) kanserojen bir elementtir (grup 2B). Antimon, bazı enzimlerin aktivitesini inhibe eder, proteinlerin ve karbonhidratların metabolizmasını ve karaciğerin glikojen üretimini bozar.
Gümüş (Ag): Gümüşün nanopartikülleri üzerindeki toksikoloji araştırmaları çoğu zaman çelişkilidir. Ancak ekotoksisite çalışmalarında olduğu gibi, gümüşün nanopartiküllerinin su ve karasal organizmalar üzerindeki biyolojik etkilerini de gösterirler (mortalite, büyüme inhibisyonu, genotoksisite, üreme toksisitesi).
Arsenik (As): Arsenik toksik bir yarı metaldir. Arseniklere uzun süre maruz kalmak deri lezyonlarına, el ve ayaklarda hiperkeratoza ve pigmentasyon değişikliklerine neden olabilir. Arsenik kanserojendir.
Baryum (Ba): Baryum zehirlenmesi ve bileşiklerinin sindirimi, kasları, kalbi (aritmi) ve nörolojik sistemi etkiler. Bileşene bağlı olarak, kronik maruziyet solunum hastalığına (pnömokonyoz aşırı yük) ve yüksek kan basıncına neden olabilir.
Berilyum (Be): Berilyum’a kronik maruziyet akciğer granülomatozuna neden olabilir. DNA’yı değiştirebilir ve kanserojendir.
Bizmut (Bi): Bizmutun yüksek dozları ciddi nörolojik rahatsızlıklara neden olabilir.
Kadmiyum (Cd): Kadmiyum böbrek, iskelet ve solunum sistemi üzerinde toksik etkilere sahiptir. İnsanlara karşı karsinojenik sınıfta bir metaldir.
Cıva (Hg): Merkür, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen zehirli bir elementtir ve son derece tehlikelidir. Sinir, sindirim ve bağışıklık sistemleri ile akciğerler ve böbrekler üzerinde zararlı etkileri olabilir. Ayrıca motor ve kognitif bozukluklara neden olabilir.
Nikel (Ni): Nikel alerjileri çok yaygındır ve genellikle kontakt dermatit ile oluşur. Nikel metali Grup 2B’ de kanserojen olarak sınıflandırılırken, inorganik bileşikleri Grup 1’de kanserojen olarak sınıflandırılır.
Platin (Pt): Platin solunum yolu, akciğer ve cildin tahriş olmasına neden olabilir.
Kurşun (Pb): Kurşun, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen zehirli bir metaldir ve ciddi bir endişe kaynağıdır. Kurşun, beyin ve merkezi sinir sistemi üzerinde olumsuz etkilere sahiptir.
Talyum (TI): Thalyum Potasyum ile rekabet ettiği için oldukça zehirlidir. Sindirim problemlerine, nöropsikiyatrik belirtilere, nöropatilere, taşikardi, hipertansiyon ve saç dökülmesine neden olabilir.
Toryum (Th): Toryum, sadece radyoaktif formda bulunan bir elementtir. Radyasyon açısından kritik organlar akciğerler, kemik iliği, kemik yüzeyi ve yumurtalıklardır.
SAĞLIĞINIZ VE AĞIR METALLER
Ağır metallere maruz kalmanın sonuçları bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Ağır metallerin insan vücudu üzerindeki olumsuz etkileri, dünya çapındaki araştırma enstitülerinin yanı sıra uzman doktorlar tarafından sayısız yayın tarafından belgelenmiştir.
Ağır metaller ciddi hastalıklara neden olur.
Ağır metaller hücrelerde (özellikle nöronlarda, pankreaslarda, karaciğerde, akciğerlerde ve böbreklerde) bir ömür boyu kalırlar ve çeşitli zararlara neden olurlar. Alzheimer, Parkinson, oto-immün ve dejeneratif problemler, saç dökülmesi, cilt problemleri, şiddetli yorgunluk ve migren gibi ciddi hastalıklardan sorumludurlar. Aynı zamanda 200’den fazla ciddi hastalık ve rahatsızlığın sebebi olan en büyük serbest radikallerin kaynağıdır.
HASTALIK GELİŞİMİ İÇİN RİSKLER!
Enerji üretimi, detoksifikasyon, bağışıklık, metabolizma, hormonal düzenleme gibi vücudun tüm fizyolojik süreçleri, minerallere, mikro besin maddelerine, vitaminlere, proteinlere ve yağ asitlerine bağlıdır. Eğer bu mikro-besinler oksidatif stresin artmasıyla, metal zehirlenmesi veya diğer sebeplerden yetersiz düzeyde, zayıf bir şekilde absorbe edilirse, hastalık gelişimi riski artabilir.
SAĞLIĞINIZ VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Serbest radikaller, vücut tarafından küçük miktarlarda üretilen moleküllerdir. Bu serbest radikaller, hücrelerin bileşenlerine zarar verebilen çok reaktif maddelerdir (enzim proteinleri, lipid membranları, DNA). Üretimleri, özellikle güneş ışığına (UV), tütüne, kirliliğe, pestisitlere vb. maruz kalmalarıyla tetiklenir.
Özellikle bazı meyve ve sebzelerde bulunan antioksidanlar açısından zengin bir diyet, serbest radikallerle mücadelede önemlidir.



